Hakan Günday'ın "Daha" Kitabı - İnceleme
Hakan Günday, ilk yayınlanma tarihi Ekim 2013 olan "Daha" ile büyük bir insanlık dramını gözler önüne seriyor. Çeşitli umutlarla ülkemizi köprü olarak kullanan kaçak göçmenler üzerinden ilerleyen hikaye, 9 yaşında bir insan kaçakçısı olmak zorunda bırakılan Gazâ'nın hayatını içeriyor.
Kelimelerle dans eden yazarımız, Mütercim Tercümanlıktan Siyasal Bilimlere uzanan eğitimi ile kendi görüşleri olduğunu düşündüren pek çok fikri okura sunuyor. Kitapları için etkili başlayıp sönük bittiği yorumları yapılsa da bu genelleme "Daha" için uymuyor. Okuru içine çektiği yerden 417. sayfasına kadar bırakmayan kitap, sansasyonel bir final de içeriyor.
Kitap, Gazâ'nın yaşadıklarına bağlı olarak değişen, şekillenen ve bazen de özellikle benimsediği duyguları önceden haber verecek şekilde Rönesans döneminde kullanılan 4 kanonik resim tekniğinin isimleri ile 4 kısma ayrılmış.
Gazâ, insan kaçakçısı bir babanın yanında öksüz kalmış bir çocuk. Annesi onu doğar doğmaz ölüme terk etmiş ve o insan kaçakçısı babası, ona doğumda kaybettiği yaşama hakkını bir hediye gibi sunmuş. Gazâ'nın babasından, babası bildiği adamdan dinlediği yaşam öyküsü hemen hemen bu şekilde...
Babası yani Ahad, Gazâ'nın babası mı yoksa Gazâ'nın annesine aşık olup, Gazâ'yı gerçek anne babasından ayıran bir katil mi gibi sorular en az Gazâ kadar okurun da düşünmesi için ustalıkla sayfalar arasına bırakılmış.
Gazâ hikayesini anlatmaya babasının bir katil olmasaydı kendisinin doğmayacağını söyleyerek başlıyor. Özellikle ilk sayfalarda sıkça karşımıza çıkan babasının katil olmasaydı Gazâ'nın doğmayacağı cümlesi yazar tarafından vurucu bir başlangıç için kitaba yerleştirilmiş. Kitapları ilk sayfalardan sıkılıp bırakmak gibi kötü bir huyunuz varsa babasının katil olmasaydı doğmayacağını söylediği kısımlar, kitabı bir kenara bırakmanıza sebep olabilir. Ancak biraz daha ilerlemeyi göze alabilirseniz o zeki çocuğun çocukluktan gençliğine gördükleri, yaşadıkları, düşündükleri ve yaptıkları ile ilgili oldukça tesirli bir hikaye karşınıza çıkacak.
Kitapta insanlık ayıbı birçok olaya yer verilmiş. Ülkelerini savaş, yoksulluk gibi sebeplerden terk edip yeni bir başlangıç umuduyla Türkiye üzerinden diğer ülkelere gitmeye çalışan göçmenler anlatılarak, kaçak göçmenlerin Gazâ gibi bir dehanın deposuna düşünce sıkıntılarının katlanması ve Gazâ'nın yaptıklarını talihsizce birer birer ödemesi, kaçak göçmenlerden biri haline gelmesi ve o insanlar üzerinden analizleri okura sunulmuş. Kitapta yer alan diğer karakterler de en az Gazâ kadar okuru etkilemeyi başaran hikayeleriyle yıllardır süren gerçek bir sorunun devam ettiğini gösterir olmuş. Gazâ'nın hayata ve insana dair öğrenmemesi gereken şeyleri henüz 9 yaşından itibaren deneyimlemesi dünyanın acımasızlığına ve coğrafyamıza ayna görevi üstlenmiş.
Çok zeki bir çocuk olan Gazâ eline geçirdiği öğrencilik şansını kullanmayı istese bile geçmişi peşini bırakmayarak, onu bir çeşit zirvedeyken tedavi görmesi gereken bir deliye çevirmiş. Kendi deliliği ile bir yol bulup iyileşmeye çalışarak, işkence ettiği ve istemeden öldürdüğü bazen de sevdiği ama onların gözünde iğrenç birisi olduğu için asla güvenemedikleri kişi olduğunu anlamış ve tüm o insanlardan özür dileyecek duruma gelene kadar, aşık olduğu dünyanın en güzel kızının kaçak göçmenler için tasarladığı o depodan, yola birlikte çıktıkları insanlar tarafından çıkartılarak ona sunulmasını tiksintiyle anlatmış.
Gazâ'nın istemeden ya da istediğini dile getiremeden öldürdüğü Cuma'nın sesi her ne kadar kafasında iyiliği için onunla konuşsa da Gazâ'nın başına gelmeyen olay kalmamış.
Hakan Günday, yeraltı edebiyatı alanında ülkemizin önemli isimlerinden biridir. Kendisi her ne kadar her yazarın ayrı edebiyatı olduğuna inandığını açıklasa da kitapları yeraltı edebiyatı olarak nitelendirilir. "Daha"yı henüz okumadıysanız, Gazâ ile tanışma vaktiniz gelmiş olabilir. Kitap sürükleyiciliğini bir an olsun bırakmıyor. Dünyanın ilk linç turisti bile olan Gazâ'dan okurun etkilenmeme olasılığı oldukça düşük.
Kitabı bilmiyordum, çok açıklayıcı bir içerik olmuş, aklımda bulunsun. Teşekkürler.
YanıtlaSilHakan Günday'dan AZ'ı okumuştum, başarılı da buldum ama yeraltı edebiyatı bana pek uymuyor o yüzden devam etmedim. Elinize sağlık.
YanıtlaSilBu yazarın bütün kitaplarını ismen bilmeme rağmen hala okumak nasip olmadı, şaka gibi:)
YanıtlaSilHiç okumadığım yazarlar arasında. Zamir kitabı aklımda hep, almadım daha.
YanıtlaSilÇok güzel ve ayrıntılı yazmışsın:)