Godot'yu Beklerken Üzerine İncelemeler
Godot'yu Beklerken, Samuel Beckett tarafından 1948 yılında Fransızca olarak yazıldı ve 1953 yılında İngilizceye çevrildi.
İlk kez 1953 yılında Paris'te sahnelenen oyun, zamanla ülke çapında büyük bir üne kavuştu ve birçok ülkede sahnelenmeye başlandı. Dönemine göre yenilikçi bir tarzda ortaya çıkan oyun hızla klasik bir eser hâlini aldı.
Oyunun iki ana karakteri, Estragon ve Vladimir, yozlaşmış bir toplumda (sahnede) var olmaya çalışan karakterlerdir. Yolları bir şekilde kesişen karakterler, var olma umutlarını birbirine ve bir bekleyişe bağlayarak dayanmaya çalışırlar.
İki ana karakterli çoğu metinde işlenen kurnaz ve saf tiplemeler bu oyunun da temelini oluşturmaktadır ama buradaki kurnazlık kavramı daha çok iyi bir anlamda işlenmiştir.
Vladimir, arkadaşına göz kulak olmaya çalışıp gerçeklikle bağını koparmamaya uğraşır. Çünkü içinde bulundukları durum durmadan birbirini yeniler ve Godot bir türlü gelmez. Bu durum bir noktadan sonra o kadar çok aynılaşır ki Estragon gerçeklikle bağını yitirip sahip olduğu tek varlık olan Vladimir'i bile yitirmeyi göze alacak bir takım iç buhranlar yaşar. Vazgeçmenin hep kıyısındadır ama ona anlam katan Vladimir her defasında dostunun kayıp gitmesine engel olmaktadır.
Bekleme yerinin işareti olan yalnız ve bodur ağaç, bir köy yolunun kenarındadır. Bekleyiş her akşam bu noktada gerçekleşir. Bu bekleyiş sorgulama getirir ve varoluşsal sancılara neden olur. Genel olarak bu varoluşsal durum üzerine diyalog kurulur fakat durum toksik bir hâl almaya başlar. Zaman ve gerçeklik algısını yitiren Estragon, vazgeçmek ve gitmek ister ama gitmez, gitmiş gibi yapar. Gidemez, bilir ki onu hayata bağlayan Vladimir ve bu bekleyiştir.
Vladimir: Ben seni hiç terk ettim mi?
Estragon: Gitmeme izin verdin.
Bu anekdot metnin en çarpıcı diyaloglarından biridir. Vladimir'i sorgulattığı gibi biz okuyucuları ve izleyenleri de derinden etkileyen, sorgulatan bir diyalogdur. Terk edişin ve vazgeçişin tek taraflı olmadığını muazzam bir şekilde yansıtmıştır.
Her metnin birden fazla teması mevcuttur. Godot'yu Beklerken'de umut en baskın temadır. Umut ve umut etmek tüm yanlarıyla işlenmiştir. Godot, bu umudun kendisidir. Umut, onun gelişidir. Estragon ve Vladimir'i de bu umut ayakta tutmaktadır ama gerçekleşmeyen umut zaman geçtikçe ızdıraba dönüşmektedir. Çünkü gerçekleşmeyen her umut tehlikelidir; yaşattığı ölçüde öldürebilir de gelgitlerle süren bekleyiş. Bazen o yalnız ağaç, yeri belirttiği için umut simgesi olurken bazen de hayallerinde darağacına dönüşmektedir. Eksik olan bir ip onları hayatta tutmaktadır. Asmak istedikleri kendileri değil o umuttur.
Peki, umuttan vazgeçilebilir mi? Gelmeyeceğini bile bile Godot beklenir mi?
çok başarılı bir inceleme yazısı. teşekürler
YanıtlaSilYazıyı okurken çok ilgimi çekti çok merak ettim
YanıtlaSilYerinde ve güzel bir inceleme olmuş 👍
YanıtlaSilBaşarılı bir inceleme 🌿
YanıtlaSilMükemmel bir yazı olmuş başarınız devamını dilerim sn.Algüneş
YanıtlaSilHep görüyorum ama okumadım hiç. Çok güzel anlatmışsınız, özellikle ''umut'' temasının işlenmesi merakımı artırdı:))) Emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilÇok güzel bir anlatım olmuş, emeğinize sağlık.
YanıtlaSilseverek okumuştum, Godot'yu bekliyorum gözlerim kapalı...
YanıtlaSil